Bağış

Turuz masraflarını karşılaya bilmemiz için yeni yılda Turuza destek olmak için [email protected] ile irtibata geçin.

Bağışlarınızı bu E-postaya bildirin: [email protected]

Bank kart bilgileri:

6104 3373 5031 8547

Iran Millet Bank

Anadoluda Türk Tarixi Ve Kültürü-Şehabettin Tekindağ-Trabzon-1967-47s

8299
0
2016/6/26
Oy Sayısı 1
Oy Sonucu 5

Anadoluda Türk Tarixi Ve Kültürü-Şehabettin Tekindağ-Trabzon-1967-47s

 

Anadolu ya da diğer adıyla Küçük Asya, Asya kıtasının en batısında Karadeniz, Akdeniz ve Ege denizi arasında kalan yaklaşık 755,000 km²'lik bir alanı kaplayan dağlık bir yarımadadır.[1] Osmanlı döneminde "Anadolu"nun geleneksel doğu sınırı olarak Fırat Nehri kabul edilirken, Cumhuriyetle birlikte Birinci Türk Coğrafya Kongresinden sonra Türkiye'nin Asya kıtasında kalan kısmının tümü aynı coğrafî terime dâhil edilmiştir. Günümüzde yaygın olarak Türkiye'nin Asya kıtasında kalan topraklarının adı olarak kullanılır.[2]

 

Anadolu, Asya ve Avrupa'nın birleşim noktasındaki stratejik konumu nedeniyle, tarih öncesi çağlardan beri birçok medeniyetin beşiği olmuştur. Yeryüzünün en eski yerleşkelerinden bazıları Cilalı Taş Devri'nde Anadolu'da kurulmuştur. Çatalhöyük, Çayönü, Nevali Çori, Hacılar, Göbekli Tepe ve Mersin (Yumuktepe) yerleşkeleri Cilalı Taş Devri'nden kalmadır. Truva yerleşkesi de Cilalı Taş Devri'nde kurulmuş ve Demir Çağı'na doğru uzanmıştır. Sümer, Asur, Hitit, Yunan, Lidya, Kelt, Pers, Roma, Doğu Roma (Bizans), Selçuklu, Safevi, Moğol ve Osmanlı gibi onlarca medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yüzlerce dil ve lehçeyi barındırır. [kaynak belirtilmeli]

 

Anadolu, Hristiyanlığın ilk doğduğu ve geliştiği topraklardan biridir. Uzun yıllar Doğu Roma topraklarının esasını teşkil etmiştir. 11. yüzyıldan itibaren Türkler tarafından iskân edilmiş ve yönetilmiştir. Özellikle 1071 yılındaki Malazgirt Meydan Muharebesi'nden itibaren Müslüman Türkler Anadolu'ya akın etmiştir; ancak İslamiyet'ten önce Balkanlarda Türkler vardır.[3]

Etimoloji

Anadolu sözcüğü Yunanca doğu anlamına gelen Ανατολή sözcüğünden türemiştir.[4] Bizans İmparatorluğu döneminde orta Anadolu'nun bir kısmı imparatorluğun merkezine doğuda olmasından kaynaklı doğu askeri idari birimi ya da Anatolikon Theması (Θέμα Άνατολικῶν, Thema Anatolikōn)[5] olarak adlandırılmaktaydı.[6] Anatolikon Theması Afyon, Isparta, Konya, Kayseri ve Mersin yörelerini kapsamaktaydı. Osmanlı döneminde ise Anadoli veya Anadolu, merkezi Amasya olan ve Sivas ve Kastamonu'yu kapsayan bir eyaletin adıdır. 19. yüzyılda genel anlamda imparatorluğun Asya kıtasında kalan ve Türklerle meskûn olan bölgesini tanımlamak için kullanılmıştır.

 

Tanımlama

 

Anadolu'nun tarihsel tanımı

 

1907 yılına ait, geleneksel tanımı kullanan Anadolu haritası

Anadolu, kuzeyde Karadeniz, güneyde Akdeniz, batıda Ege denizi, kuzeybatıda Marmara denizi ile sınırlanmış bölgedir. Doğuda ise, tarihsel olarak, İskenderun Körfezi'nden Karadeniz'e uzanan belirsiz bir hatla sınırlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından itibaren ise, Anadolu Türkiye'nin Asya'da kalan kısmıyla eş anlamlı olarak kullanılmıştır.

 

Anadolu coğrafik olarak daha çok Avrupa'ya benzemektedir. Çünkü bütün Akdeniz'in kuzeyi Avrupa kabul edilmektedir. Anadolu da coğrafik olarak, kendisinden çok farklı özellikler barındıran Asya ülkelerinden (Çin, Hindistan, İran vs.) çok, Akdeniz'in kuzeyindeki Yunanistan, İtalya ve İspanya gibi Avrupa ülkelerine benzemektedir. Doğal sebepler siyasi olayları da etkilediği için Anadolu'nun, tarihte Asya'dan çok Avrupa ile münasebetleri olmuştur. Bütün bunlara rağmen Anadolu'nun Asya içinde düşünülmesi, onun güçlü bir Asya kültürüne sahip olmasındandır. Tarih boyunca Asya kültürü, kendisinin batısındaki Anadolu'ya akımıştır. Asya kökenli Türklerin, eski Yunan-Roma coğrafyası olan Anadolu'daki (ki Diyar-ı Rum tabiri tam da bunu anlatır) varlığı bunun maddi bir göstergesidir.

 

Tarih

Ana madde: Anadolu tarihi

Anadolu'nun tarihi bir anlamda Balkanlar, Kafkasya ve Ön Asya'dan gelen işgal, istila ve fetih dalgalarının tarihidir.

 

Neolitik Çağ

 

Eski Anadolu yerleşim birimleri

Asya ve Avrupa'nın stratejik kesişme bölgesinde olmasından dolayı Anadolu, tarih öncesi çağlardan beri pek çok uygarlık için beşik olmuştur.

 

Neolitik yerleşim olarak Taşhöyük Pottery Neolithic, Çayönü Pre-Potttery Neolithic A to Pottery Neolithic, Nevali Cori Pre-Pottery Neolithic B, Hacılar Pottery Neolithic (Türkiye'de şimdiki Burdur ilinin 25 km güney batısında, Göbeklitepe Pre-Pottery Neolithic A ve Mersin ile. Truva yerleşimi Neolithic çağ ile başlar ve Demir çağı içinde devam ederek ilerler.

QAYNAQ

-----------------------------
Türkler Malazgirt zaferiyle Anadolu'ya gelmemiş

Türkiye'nin çeşitli illerindeki 100'e yakın yazıtta yapılan incelemelerde Türklerin 1071 yılından önce de Anadolu'da yaşadıkları belirlendiği bildirildi.

GİRİŞ04.09.2013 11:53GÜNCELLEME04.09.2013 16:51

Türkler Malazgirt zaferiyle Anadolu'ya gelmemiş

 

Kemer Devlet Hastanesinde hekim olarak görev yapan ancak birçok kişinin çivi yazısı olarak nitelendirdiği Göktürkçe (Orhun alfabesi)hakkında araştırma yapan Cengiz Saltaoğlu, Belgesel Yapımcısı Servet Somuncuoğlu ile Anadolu'nun çeşit bölgelerindeki 100'e yakın yazıt üzerinde yaptıkları araştırma sonuçlarını AA muhabirine değerlendirdi.

 

Türk yazıtlarına yönelik merakından dolayı eski Türk dillerini öğrendiğini ve Göktürkçe ile yazılmış Türk yazıtlarını okuduğunu anlatan Saltaoğlu, Ankara, Ordu, Kars, Erzurum, Kastamonu, Çanakkale, Hakkari ve Denizli gibi Anadolu'nun çeşitli kentlerindeki 100'e yakın yazıtı incelediklerini kaydetti.

 

Yazıtlarda ilginç tespitlerle karşılaştıklarını belirten Saltaoğlu, "Yazıtların, Orta Asya'da yaşayan Türklerin kullandığı Türk runik (oyma) yazısıyla yazıldığını belirledik. Bu da gösteriyor ki Türklerin Anadolu'ya ilk girişleri 1071 yılı değil, Türkler en az 500 yıl önce Anadolu'da varlıklarını sürdürmüşler. Yani Türklerin Anadolu'ya 600'lü yıllarda var olduklarını belgelemiş olduk" diye konuştu.

 

Son yıllarda Türkiye'de Anadolu'nun çeşitli yerlerinde çok sayıda runik yazıtlar içeren kaya resmi alanları bulunduğunu anlatan Saltaoğlu, yazıtların dil özellikleri bakımından eski Türkçe dönemine ait olduğunu ve milattan sonra 6 ile 8'nci yüzyıllar arasında tarihlenebileceğini ifade etti. Yazıtların Ortaasya'daki eski Türkçe yazıtlardan daha erken dönem özelliklerini yansıttığına işaret eden Saltaoğlu, şunları söyledi:

 

"O dönemlerde Anadolu'nun genel egemeni konumundaki Bizans Devletinin, askeri hizmetlerde kullanmak veya bitmek bilmeyen savaşlar, salgın hastalıklar gibi yıkıcı ve tüketici çeşitli nedenlerle Anadolu'nun, özellikle de toprağı işleyecek köylü nüfusunun iyice azalmış olduğu çeşitli bölgelerini şenlendirmek gibi amaçlarla savaş ya da barış yoluyla ilişkide bulunduğu çeşitli Türk topluluklarını, Hıristiyanlığa geçirerek Anadolu'nun birçok bölgelerine yerleştirmiş olduğu bilinmektedir. Bizans'ın 500 ile bin yılları arasında yani tam da 'eski Türkçe dönemini' kapsayan bir zaman dilimi içerisinde Anadolu'ya arka arkaya yaptığı Türk yerleştirmeleri, kanımca Anadolu Türk runik yazıtlarının oluşumunda başlıca tarihsel etmenlerden biri olmuştur. İşte bizim bugün Anadolu'daki çeşitli kaya resmi alanlarında gün ışığına çıkarmaya başladığımız Türk runik yazılı belgeleri, bu yerleştirilmiş Türk topluluklarından kalmış olmalıdır."

 

- Yazıtların 500-800 yıllarından kaldığı iddiası

 

Yazıtların genellikle kaya resmi alanlarında bulunduğuna işaret eden Saltaoğlu, iki yazıtın eski mezarlıklarda yer aldığını bildirdi. Bunların da dua ve adak yazıtları olduğunu söyleyen Saltaoğlu, "Eski Türklerde yani Asya'da kaya resimleri ve yazıtları geleneği var. Kaya resmi alanları eski Türklerde genellikle ziyaret alanları, dinsel alanlar olarak görülüyor. Burada kurban adayıp, dilek dileyip, dualarda bulunuyorlar. Bu dua ve adaklarını da kaya üzerlerine çizerek izlerini bırakıyorlar. Yazıtlarda bu geleneğin Anadolu'daki uzantılarını, örneklerini gördük. Yani Türkler 1071'den önce vardı. Dil özelliklerine bakaraz yazıtların 500-800 yılları arasından kalma olduğunu anlıyoruz" diye konuştu.

 

Yazıtlar ve bazı mezar taşlarında daha çok dua ve adaklarla ilgili bilgiler yer aldığını ifade eden Saltaoğlu, bu durumun da Türklerin Şaman dinine mensup olduklarını gösterdiğini kaydetti.

 

Yazıtların Balkanlar'da yaşayan Avar ve Bulgar Türkleri başta olmak üzere çeşitliKıpçak ve Peçenek gibi Türk topluluklarına ait olduğunu dile getiren Saltaoğlu, Türklerin de Bizans tarafından Anadolu'ya savunma birlikleri olarak yerleştirildiklerini anladıklarını bildirdi.

 

Sevilen hayvanların ve çeşitli meyvelerin resimlerinin yazıtlara ve mezar taşlarına kazındığını belirlediklerini anlatan Saltaoğlu, bu özellikteki yazıtların sadece Ortaasya'da var olduğunun bilindiğini ancak bu yazıtların okunmasıyla Türklerin Anadolu'daki varlıklarının çok daha erken dönemlerde olduğunun kesin olarak kanıtlandığını belirtti.

 

Göktürkçe'nin yanı sıra Uygurca'yı da öğrendiğini ve bu Türk topluluğuyla ilgili kaynakları da incelediğini dile getiren Saltaoğlu, çalışmalarının bilimsel alanlarda yayınlandığını sözlerine ekledi.

 

Akdeniz Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr. Mustafa Oral da AA muhabirine yaptığı açıklamada Elmalı ilçesinde Orta Asya'daki Türklerin mezarlıklarına benzer mezar taşları bulduklarını söyledi. Mezarlıkta incelemelerde bulunan Oral, mezarlığa giden yolu gösteren küçük yön taşları örneklerinin sadece Orta Asya'ya özgü olduğunu belirtti. Taşlar üzerinde Eymür boyuna ait semboller bulduklarını anlatan Oral, "Elmalı'daki köy mezarlarında 24 Oğuz boyundan biri olan Eymür Boyu'na ait sembollerin yer aldığı taşların bulunması gösteriyor ki 1071 yılından önce Türklerin izleri Antalya'da da var olmuş" diye konuştu.
QAYNAQ

Yayın Yılı:
1967 (Miladi)
Sayfalar:
47
Dosya Türü:
PDF Document
İçerik Dili:
Türkçe

 Sayın oxucular!
Turuz sitesi bir kültürəl ocaq olaraq dilçiliklə bağlı qonulardan danışır. Bu sitə dilçiliklə bağlı dəyərli bilgilər verməkdədir.Dilimizin tarixi və etmolojisi sahəsində çalışan bu sitə, sözlərin kökü və etimolojisi haqqında, başqa sitələrdən dəyişik olaraq, eyləmlə(fe'l) bağlı anlamların açıqlayır.
Sitəmizdə dilçiliklə bağlı bir çox kitab,sözlük, yazılar əldə edib oxuyabilərsiniz. Umuruq ki bu sitə, siz dəyərli, sayın oxucular yardımıyla, dilçilik qollarının gəlişməsi, yüksəlişi yolunda bir addım götürəbilsin.
Bey Hadi ([email protected])
Təbriz