Bağış

Turuz masraflarını karşılaya bilmemiz için yeni yılda Turuza destek olmak için [email protected] ile irtibata geçin.

Bağışlarınızı bu E-postaya bildirin: [email protected]

Bank kart bilgileri:

6104 3373 5031 8547

Iran Millet Bank

Duru Tarix-Bostanzade_Yehya-Çev-Necdet Sakaoğlu-1015-242s

9022
0
2019/3/1
Oy Sayısı 1
Oy Sonucu 5

Duru Tarix-Bostanzade_Yehya-Çev-Necdet Sakaoğlu-

1015-242s

BOSTANZÂDE YEHYA EFENDİ

Tarih-i Saf (Tuhfetu'l Ahbab)

Osmanlı târihçilerindendir.

Anadolu ve Rumeli Kazaskerliği yapan Osmanlı âlim ve müellifidir.

Aslen Tireli olup XVI ve XVII. yüzyıllarda önemli âlimlerin yetiştiği Bostanzâdeler Âilesi’nden Bostanzâde Mustafa'nın torunu ve Şeyhülislâm Bostanzâde Mehmed Efendi'nin oğludur. Doğum târihi, gençlik ve öğrenim yılları hakkında bilgi bulunmamakta, sâdece babasından öğrenim gördüğü ve ilmiye sınıfındaki görevinin ilk yıllarını onun yanında geçirdiği bilinmektedir.

1594 yılından îtibâren Üsküdar Mihrimah Sultan, Sahn-ı Seman, Üsküdar Vâlide Atik ve Süleymâniye medreselerinde müderrislik yaptı. 1601-1614 yılları arasında Halep, Galata, Bursa, Edirne ve İstanbul kadılığı görevlerinde bulundu. Gül-i Sadberg adlı eserinin sonunda bu kitabı 1621’de tamamladığını ve o sırada İstanbul Kadılığından ayrılmış olduğunu ifâde etmektedir. Vekâyiu'-fuzalâ''da ise İstanbul Kadılığından 1614’te azledildiği bildirilmektedir. Bu durumda Bostanzâde'nin 1614'ten 1622'ye kadar herhangi bir resmî görev almadığı anlaşılmaktadır. Aralık 1622'de kardeşi Mehmed Efendi'nin yerine Anadolu Kazaskerliğine getirildiyse de on bir ay sonra azledildi. 1629'da tâyin edildiği Rumeli Kazaskerliği görevinde ancak on ay kalabildi. Ayrıca İstanbul Kadılığından azledilmesinden sonra Rodoscuk (Tekirdağ) Kazâsı, Anadolu Kazaskerliğinden ayrıldıktan sonra da Uzuncaova Kazâsı arpalık olarak kendisine tahsis edilmiştir. 27 Temmuz 1639’da vefat eden Bostanzâde Yehya Efendi, Şehzâde Câmii Hazîresi’nde, babasının kabri yanına defnedildi.

 

 

Eserleri

 

 

1- Gül-i Sadberg: Hz. Peygamber'in 100 mûcizesini konu edinen geniş ölçüde manzum Türkçe bir eserdir. Kitapta bir giriş ile münâcât, na't ve dönemin pâdişâhı II. Osman'a bir kasîdeden sonra Hz. Peygamber'in cismanî mîrâcının imkânı ve mahiyeti, Kur'an'ın îcâzı konuları üzerinde durulur. Daha sonra eserin asıl konusunu teşkil eden 100 mûcize geniş bir şekilde ele alınır. Kitabın başında hem müellifin (Yehya b. Bostan) hem de eserin adı kaydedilmiş, sonunda da yine müellifin adı verilmiş ve eserin 1620/21’de tarmamlandığı belirtilmiştir. Gül-i Sadberg'in iki nüshası Süleymâniye Kütüphânesi’nde bir nüshası da Hacı Selim Ağa Kütüphânesi'nde kayıtlı olup bunlardan ilkinin müellif hattı olduğu, eserin sonundaki kayıttan anlaşılmaktadır.

 

2- Mir'â-tü'l-ahlâk: Türkçe didaktik bir ahlâk kitabıdır. Eser bir giriş ve dönemin pâdişâhı I. Ahmet'e bir methiyeden sonra tamamı ahlâkî fazîletlere dâir yirmi dört babdan oluşur. Başlıca konuları ibâdet, sabır ve şükür, şecaat, dikkat (teyakkuz) ve zekâ (fıtnat), ciddiyet, cehd, iyilikler ve erdemler (mehâsin ve mehâmid), kazâya rızâ, vefâ, sır saklama, cömertlik (sehâ), af, iffet, tevâzu ve hayâ, emânet ve sadâkat, rıfk ve şefkat, âlicenaplık, müşâvere, hilm, gayret, firâset, fırsatları değerlendirme, temkin (hazım), iyilerle dostluk kurma (sohbet-i ahyar), hakları gözetip kollama (riâyet-i hukuk) gibi fazîletler ve hükümdarlık, emirlik, vezirlik, vâlilik gibi resmî görevlerin gerektirdiği yükümlülüklerdir. Eser "Nasîhat" başlığını taşıyan uzun bir hatime ile son bulur. Konular işlenirken "husûsan mülük ve serlâtîne müstahsendir" gibi ifâdelerle söz, başta pâdişah olmak üzere çeşitli kademelerdeki yöneticilere getirilerek bunların söz konusu fazîletleri kazanmalarının gerekliliği üzerinde durulur. Bu arada müellif yer yer daha önceki pâdişahların ahlâkî ve siyâsî üstünlüklerine ilişkin bilgiler vererek kendi dönemindeki idârecileri dolaylı olarak yerer. Hatta bâzen açık tenkitlerde bulunduğu da görülür.

 

Ahlâk alanında felsefî ve teorik tahliller yerine pratiğe ağırlık veren eserde ahlâkî fazîletler âyet ve hadislerle örneklendirilmiştir. Ayrıca Türkçe, Arapça ve Farsça olmak üzere ahlak ve hikemiyatla ilgili manzûmeler, peygamber kıssaları ve İslâm târihinden alınmış örnek ahlâkî motiflerle eserin muhtevâsı zenginleştirilmiştir. Bu arada Eflâtun, İbn-i Sîna ve Hüseyin Vâiz-i Kâşifî gibi ahlâk filozofu ve bilginlerinden yapılan nakiller hem müellifin geniş bilgi ve kültürünü göstermekte, hem de etki açısından esere büyük bir güç kazandırmaktadır.

 

Mir'âtü'l-ahlâk, XVII. yüzyıl Osmanlı toplumunun ahlâkî yapısını ve o dönem münevverlerinin ideal ahlak görüşlerini yansıtması bakımından da büyük değer taşır. Eserin tespit edilebilen tek yazma nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphânesi’nde kayıtlı olup müellif hattı olduğu ve 24 Ekim 1613'te tamamlandığı belirtilmektedir.

 

3- Tuhfetü'l-ahbâb: On beş hânedan içinde çoğu Türk olmak üzere 300’e yakın Müslüman hükümdârın tanıtıldığı Türkçe kısa bir târihtir. Eser günümüzde basılmış hâliyle tanınmakta olup bu baskıya esas olan yazma nüsha veya nüshalar henüz bulunmuş değildir. Bu baskının üzerinde eserin adı “Târih-i Saf” şeklinde kaydedilmiştir. Ancak müellif metin içinde esere “Tuhfetü'l-ahbab” adını verdiğini belirtmektedir. Eserin matbû nüshasında yazar adı verilmemiştir. “eş-Şekaikti'n-nücmâniyye”'nin zeyilleriyle “Sicill-i Osmânî” gibi eski kaynaklarda da Tuhfetü'l-ahbâb'ın Bostanzâde'ye âit olduğuna dâir bir bilgi bulunmamaktadır. Bursalı Mehmed Tâhir “Osmanlı Müellifleri”nde eseri Taşköprîzâde Kemâleddin Mehmed Efendi'ye nisbet etmiştir. Enver Koray'ın “Türkiye Târih Yayınları Bibliyografyası 1729-1955” ve İsmail Hâmî Dânişmend'in “İzahlı Osmanlı Târihi Kronolojisi” gibi son dönemde yazılmış eserlerde de aynı yanlış bilgi tekrarlanmıştır. Ancak önce Hüseyin Gâzî Yurdaydın TTK Belleten'deki "Bostan'ın Süleymannâmesi" başlıklı makâlesinde eserin müellifinin "Bostan'ın (Bostan Mustafa) torunu" olduğunu belirtmiş, daha sonra “Tuhfetü'l-ahbâb”'ı “Duru Târih” adıyla sâdeleştirerek yayımlayan Necdet Sakaoğlu eserin müellifinin Bostanzâde Yahya Efendi olduğunu metin içindeki açık ifâdelere dayanarak ispatlamıştır.

 

“Tuhfetü'l-ahbab”'da hânedanların ve hükümdarların tanıtılmasında kronolojik sıra gözetilmemiştir. Üç bölümden (bab) oluşan eserin "Der Şemâil-i Âl-i Osman" başlığını taşıyan birinci bölümünde o güne kadarki on dört Osmanlı Hükümdârı, "Ahvâl-i Hulefâ-yi Abbâsiyye" başlıklı ikinci bölümde Abbâsî Halîfeleri tanıtılmıştır, Üç fasıldan oluşan üçüncü bölümün ilk faslı "Ben-i Ümeyye'den Pâdişah Olanlar Beyânındadır" adını taşımaktadır. İkinci fasılda Saffâriyye, Sâmânoğulları, Fâtımîler, Büveyhîler, Gazneliler, Büyük Selçuklular, Anadolu Selçukluları, Harizm Devleti, Cengiz Hânedânı, Atabegler, Eyyûbîler ve Memluklar tanıtılır. "Netîce-i Kitâb-ı Tuhfetü'l-ahbâb" başlıklı üçüncü fasıl ise bir sonsözle meşhur devlet adamlarına dâir sekiz târihî hikâyeyi kapsar.

 

Titiz ve geniş bir araştırma mahsulü olan “Tuhfetü'l-ahbâb”'da târihî olaylar ve kişiler hakkında nâdiren yanlış bilgiye rastlanır.

 

Eserde her konuya önemine uygun genişlikte yer verilmiştir. Târihî bilgiler yanında hükümdarların dînî, ahlâkî, siyâsî, edebî, hatta fizikî özellikleri de tanıtılmış, bu arada âyet, hadis, hikâye ve şiirlere de yer verilmiştir. Müellif gerek önsözde gerekse sonuç kısmında bu eseri yazmaktaki gâyesinin, bir yandan Osmanlı Hükümdarlarının din ve devlet politikaları bakımından öteki Müslüman hükümdarlardan daha üstün olduklarını ispatlamak, öte yandan pâdişahlara dünya saltanatının geçiciliğini, pâdişahlığın ağır sorumluluklarını hatırlatarak onlara adâlet ve hakkâniyetten ayrılmamalarını öğütlemek olduğunu belirtmiştir.

 

4- Fî Beyân-ı Vakâ-i Sultan Osman: II. Osman'ın (Genç Osman) yeniçeriler tarafından öldürülmesini, olayın askerî ve siyâsî sebeplerini, gelişmesini ve sonuçlarını anlatan Türkçe bir eser olup müellifin ifâdesine göre bizzat kendisinin müşâhede ettiği, kısmen de güvendiği kaynaklardan sağladığı bilgilere dayanılarak têlif edilmiştir.

 

Eserde genç ve "temiz kalpli" pâdişâhın yanlış tasarrufları; bu tasarruflarda rolü olan, özellikle pâdişâhı askerî ve siyâsî şartların elverişli olmadığı bir dönemde sözde hac yolculuğuna, gerçekte Suriye ve Mısır yönünde sefere ikna eden Hasan Efendi (pâdişâhın hocası), Kızlar Ağası Süleyman Ağa gibi ehliyetsiz ve kötü niyetli kişilerin entrikaları; başta Şeyhülislâm Esad Efendi ve Aziz Mahmud Hüdâyî olmak üzere "ulemâ ve meşâyih ve sulehâ"nın pâdişâhı seferden vazgeçirme yönündeki sonuçsuz gayretleri hakkında bilgi verilir. Ayrıca olayların anlatıldığı ve kişilerin tanıtıldığı ifâdeler arasına serpiştirilen âyetler, hadisler, manzûmeler vb. ibretli sözlerle eser fikrî ve edebî bakımdan da zenginleştirilmiştir.

Eserin bir nüshası Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.

QAYNAQ

Yazarlar:
Yayın Yılı:
1015 (Miladi)
Sayfalar:
242
Dosya Türü:
PDF Document
İçerik Dili:
Türkçe

 Sayın oxucular!
Turuz sitesi bir kültürəl ocaq olaraq dilçiliklə bağlı qonulardan danışır. Bu sitə dilçiliklə bağlı dəyərli bilgilər verməkdədir.Dilimizin tarixi və etmolojisi sahəsində çalışan bu sitə, sözlərin kökü və etimolojisi haqqında, başqa sitələrdən dəyişik olaraq, eyləmlə(fe'l) bağlı anlamların açıqlayır.
Sitəmizdə dilçiliklə bağlı bir çox kitab,sözlük, yazılar əldə edib oxuyabilərsiniz. Umuruq ki bu sitə, siz dəyərli, sayın oxucular yardımıyla, dilçilik qollarının gəlişməsi, yüksəlişi yolunda bir addım götürəbilsin.
Bey Hadi ([email protected])
Təbriz