Bağış

Turuz masraflarını karşılaya bilmemiz için yeni yılda Turuza destek olmak için [email protected] ile irtibata geçin.

Bağışlarınızı bu E-postaya bildirin: [email protected]

Bank kart bilgileri:

6104 3373 5031 8547

Iran Millet Bank

Türkiyede Faşizm-Zeki Tombaq-1992-224s

4767
0
2017/9/26
Number of votes 1
Voting results 5

Türkiyede Faşizm-Zeki Tombaq-1992-224s

 

“Faşizm, Rusya’da başlamış devrimi devam ettirmediği için, proletaryanın çekmek zorunda kaldığı bir cezadır.” Clara Zetkin, Haziran 1923

“Eğer rakibimiz, ne kadar zayıf olduğumuzu bilebilseydi, bizi muhtemelen un ufak ederdi. Çalışmalarımızı daha başından kana boğup ezerdi.” J. Goebbels, Nazi Almanya’sı Propaganda Bakanı

GİRİŞ

AKP iktidarının “otoriterleşme” eğiliminde olduğu hepimizin malumu. Ancak kimi yorumcular biraz daha ileriye giderek yaşanılan süreci “diktatörlük” yahut da “faşizm” ile adlandırmaya çalışıyorlar. Baştan söyleyelim, bu makalede böylesi bir yoruma şüpheyle yaklaştığımızı açıklamaya çalışacağız.

Faşizm her şeyden önce, sınıfsal bir tahlile ihtiyaç duyan, son derece kritik bir konu; ve sosyal bir olguyu “şiddetin niceliksel derecesiyle” değil de, sosyal yönleriyle ele almanın daha doğru olduğu görüşüyle, faşizmi ortaya çıkaran sosyal, iktisadî ve politik süreçleri merkezine alan bir yaklaşımın konuyu açıklamaya daha yakın olacağını düşünüyorum.


Faşizm, burjuvazinin “demokratik sınırlar” içerisinde çözemediği ekonomik ve toplumsal krizinin bir sonucu, ve bu krizi aşmanın da en barbar, en insanlık dışı yöntemidir. İşçi sınıfına ve onun devrimci örgütlenmelerine topyekûn bir saldırıyı ifade eden faşizm, krizdeki bir kapitalizmin ne gibi felaketlere yol açabileceğinin de somut bir örneğini teşkil eder.

Burada kapitalizmin krizi derken, temelde, artık değerin üretilme olanağının büyük oranda yok edilmesi anlaşılmalıdır. Faşizmin iktidara el koymasının “tarihsel misyonu” da artık değerin üretilme şartlarını, kapitalizmin lehine şiddet kullanarak değiştirmesidir.

Unutulmamalıdır ki, faşizmin ortaya çıkışının bir diğer nedeni de proletarya önderliğinin içine düştüğü politik krizdi![1]

Emperyalizm çağında burjuvazi, politik iktidarını en az maliyetle, yani parlamenter demokrasi yoluyla sürdürmeye çalışır. Fakat büyük burjuvazinin egemenliğinin bu biçimi, ekonomik ve toplumsal güçlerin bir hayli değişken ve istikrarsız dengesine bağlıdır. Nesnel gelişmeler bu dengeyi bozunca, büyük burjuvazi, tarihsel çıkarlarını gerçekleştirmek için devletin yürütme gücünü merkezileştirmeye çalışır. Faşizm işte bu eğilimin gerçekleşmesidir, ve bu anlamda burjuvazinin olağanüstü bir yönetim biçimidir. Eğer faşizm, işçi hareketini ezmeyi başarırsa, kapitalizm açısından görevini tamamlamış demektir.

Faşizm, burjuva toplumu içindeki bütün proleter demokrasisi öğelerinin –bütün işçi örgütlerinin, hatta en ılımlı olanlarının bile– köklerinin kazınmasına dayanır. Onun görevi sadece komünist öncüyü yok etmek değil, bütün bir işçi sınıfını bölünmüşlük içinde tutmaktır. Faşizmin “tarihsel misyonu” üç aşağı beş yukarı özünde budur.

Bir de küçük burjuvazi gerçeği var tabii.

Evet, faşizm tekelci sermayenin kanlı bir diktatörlüğüdür, doğru; ama teslim edilmelidir ki, proletarya sadece “cebirsel” yöntemlerle zincire vurulamaz. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Böylesi büyük bir tehdidi zincire vurabilmek için büyük sermaye, küçük burjuvaziyi proletaryaya karşı seferber eder. Onun gücü, bu “ara sınıfı” kendi hegemonyası altında –bir başka tehdidi bastırmak için– bir kamçı gibi kullanmasından ileri gelir.

Troçki, 10 Haziran 1933’te kaleme aldığı, “Nasyonal Sosyalizm Nedir?” başlıklı makalesinde şunları söyler:

“Alman faşizmi, İtalyan faşizmi gibi işçi sınıfına ve demokratik kurumlara karşı bir koçbaşı gibi kullandığı küçük burjuvazinin sırtından iktidara yükselmiştir. Ama iktidardaki faşizm hiç de küçük burjuvazinin hükümeti değildir. Tam tersine, tekelci sermayenin en acımasız diktatörlüğüdür.” Alıntılamaya devam edelim: “Mussolini haklıdır: Ara sınıflar bağımsız bir politika izlemekten acizdirler. Bunalım dönemlerinde bu sınıflar temel sınıflardan birinin politikasını en akıl almaz sınırına kadar götürmek zorundadırlar. Faşizm, bunları sermayenin hizmetine sokmayı başarmıştır.”[2] (vurgular bize ait)

TÜRKİYE’DE FAŞİZM TEHDİDİNDEN SÖZ EDİLEBİLİR Mİ?

Faşizme karşı omuz omuza! ya da Kahrolsun faşizm! hepimizin sıklıkla duyduğu; yeri geldiğinde iktidarın polis şiddeti/terörü ya da “orantısız gücü” karşısında yumruklarımız havada attığımız sloganlardır bunlar. Gezi eylemleri boyunca, atılan biber gazının ya da TOMA’lardan sıkılan zehirli suların ardından da sıkça atıldı bu sloganlar.

 

Writers:
The publishing year:
1992 (Anno Domini/AD)
Pages:
224
File Type:
PDF Document
Written or Spoken Language:
Türkçe

 Sayın oxucular!
Turuz sitesi bir kültürəl ocaq olaraq dilçiliklə bağlı qonulardan danışır. Bu sitə dilçiliklə bağlı dəyərli bilgilər verməkdədir.Dilimizin tarixi və etmolojisi sahəsində çalışan bu sitə, sözlərin kökü və etimolojisi haqqında, başqa sitələrdən dəyişik olaraq, eyləmlə(fe'l) bağlı anlamların açıqlayır.
Sitəmizdə dilçiliklə bağlı bir çox kitab,sözlük, yazılar əldə edib oxuyabilərsiniz. Umuruq ki bu sitə, siz dəyərli, sayın oxucular yardımıyla, dilçilik qollarının gəlişməsi, yüksəlişi yolunda bir addım götürəbilsin.
Bey Hadi ([email protected])
Təbriz