Turuz masraflarını karşılaya bilmemiz için yeni yılda Turuza destek olmak için [email protected] ile irtibata geçin.
Bağışlarınızı bu E-postaya bildirin: [email protected]
BTC: bc1q0lqs9dhsd6glk4hdslt83fwcrz9uvujk6lrcfl
USD(TRC20):TWrFZBWcvyDfQSA51cvXq52Es8VSHeFwQR
Bank kart bilgileri:
6104 3373 5031 8547
Iran Millet Bank
Qaraqoyunlu Cihanşah Heqiqinin Türkce Şiirleri-Yaşamı-Ortamı-Xangeldi Ovneq-Ebced-Farsca-Türkce-1392-246s
Qaraqoyunlu Cihanşah Heqiqinin Türkce Şiirleri-Yaşamı-Ortamı-Xangeldi Ovneq-Ebced-Farsca-Türkce-1392-246s
+
QARAQOYUNLU CIHANŞAH HAQIQININ TÜRKCE ŞIIRLERI
Muhsin Macit
ŞİİR İKLİMİNDE BİR HÜKÜMDAR: KARAKOYUNLU CİHANŞAH
Karakoyunlu Devleti'nin hükümdarı kabul edilen Cihanşah "Hakîkî" mahlasıyla şiirler söyleyerek sanatçı Türk sultanları arasındaki yerini almıştır. Geçtiğimiz yıl, divan edebiyatı araştırmaları ile tanınan Doç. Dr. Muhsin Macit tarafından Karakoyunlu Hükümdarı Cihanşah ve Türkçe Şiirleri* adlı bir eser yayımlandı. Macit'in bu eseri Cihanşah hakkında yapılan ilk monografidir.
Karakoyunlular hakkında çok az kaynak bulunmasına rağmen Macit, Hakîkî'nin dünya görüşü ve estetiğinin oluşmasında etkili olan dinî mistik oluşumları konunun sınırları içerisinde tasvir etmeye çalışmış, sanat hayatı açısından dönemin genel çerçevesini çizdikten sonra bu çerçeve içinde Cihanşah'ın yerini belirtmeye gayret etmiştir. Ardından Cihanşah'ın Hakîkî mahlasıyla yazdığı şiirlerini ihtiva eden divanın İstanbul ve Londra nüshalarını karşılaştırmak suretiyle şairin Türkçe şiirlerinin tenkitli metnini ortaya koymuştur. Yazar, önsözde Cihanşah'ın şiirleri üzerinde iki sebepten dolayı çalıştığını söylüyor. Birincisi; İranIı ünlü şair Abdurrahman Cami'nin Hakîkî hakkındaki takdir ifadeleridir. İkincisi ise yazarın ikamet ettiği Van ve civarının Karakoyunlu sülalesinin tarih sahnesine çıktığı yer olmasıyla ilgilidir (s.5-6).
Kaliteli bir kâğıda basılan bu eser, giriş kısmı hariç, iki bölümden meydana gelmektedir. Giriş bölümünde, Karakoyunluların kültür ve sanat hayatına dair detaylı bilgiler verilmediğini vurgulayan Macit, bu Türk devletinin sanat hayatını kısaca özetler. Ona göre Karakoyunlu hükümdarları kültür ve sanata değer vermiş, ilim ve sanat erbabını himaye etmişlerdir. Karakoyunlu ve Akkoyunlular'dan günümüze az sayıda eser kalmıştır. Bu dönemden günümüze ulaşan en önemli eser Van-Erciş'teki Kadem Paşa Hatun Kümbeti'dir. Aynı şekilde nakış ve cilt sanatı da gelişmiş, Akkoyunlular'da yüksek bir özgünlük düzeyine ulaşmıştır (s.9-13) .
Karakoyunlular'dan bize ulaşan şiir sanatıyla alakalı eserlerin az olduğunu belirten Macit, bu hanedan içinde eseriyle günümüze kadar ulaşan tek ismin Cihanşah olduğunu söyler. Cihanşah, Hakîkî mahlasıyla yazdığı Türkçe ve Farsça şiirlerini bir divanda toplamıştır. Karakoyunlu sülalesinde Cihanşah'dan başka İskender'in iki kızının, Arâyiş ve Şah Saray'ın da şair olduğunu Muhsin Macit ifade etmektedir. O dönemdeki siyasî mücadelelere rağmen Herat ile Tebriz arasındaki kültürel ilişkiler devam etmiştir. Karakoyunlu sultanlarının, âlim ve sanatkârları koruması, onların, siyasî iktidarlarını, himaye ettikleri sanatkarların eserleriyle pekiştirme geleneğini devam ettirdiklerini gösterir. Yazarın dikkat çektiği diğer bir husus, göçebe Türkmenlerin Karakoyunlu idarecileriyle Fars kökenli elit sanatkar zümresi arasındaki ilişkilerin dönemin edebiyatındaki Fars etkisini izah etmek açısından önemli olmasıdır (s.13-16).
Muhsin Macit, Karakoyunlu, Akkoyunlu ve Osmanlı devlet adamlarının siyası bir tehdit oluşturmamak şartıyla tasavvufî muhitlerle kurdukları ilişkilerin Herat-Tebriz-İstanbul hattında Türk kültür ve edebiyatının gelişmesinde etkili olduğunu savunur. O halde bu geniş coğrafyada faaliyet gösteren Hurûfîler, mistik tecrübeleriyle diğer sanatları olduğu gibi şiiri de derinden etkilemişlerdir. Anadolu'dan bu muhitlere giden sûfî öğretinin kurallarını öğrenenlerin propagandaları, Anadolu ve Rumeli'de yetişen pek çok şairin şiirine tesir etmiştir. Macit, XVI. asırda bilhassa İran coğrafyasından Anadolu'ya göçler olduğu gibi merkez'i otoritenin sarsıldığı dönemlerde de Anadolu'dan Akkoyunlu ve Safevî merkezine doğru bir akışın olduğuna dikkat çeker. Bu sayede Osmanlı, Karakoyunlu veya Akkoyunlu devletlerinde himaye gören sanatkârlar yakın çevrelerini etkileyerek dönemlerinin anlayışlarına uygun üsluplar 'geliştirebilmişlerdir (s.18-19).
"Cihanşah Kimdir?" başlıklı birinci bölümde (21-58) Cihanşah'ın siyasî hayatı hakkında kısa bilgiler verildikten sonra onun dinî hayatı hakkındaki çeşitli rivayetlere yer verilir. Macit, XV. yüzyılda Türkmenler arasında Sünni-Şii ayrımının çok net yapılmadığını ve dolayısıyla ünlü edebiyat tarihçisi Fuat Köprülü'nün Cihanşah'ın Türkçe şiir yazmış olabileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak onu müfrit bir Şii olarak nitelendirmesine karşı çıkar. Cihanşah'ın muhitinde bulunan sûfîlerden bazılarının Şii temayüllü, bazılarının da Sünni temayüllü olması, onun Sünni-Şii ayrımı yapmadan bütün mutasavvıflarla iyi ilişkiler kurmak istediğini gösterir. Keza Karakoyunlu paralarında ilk dört halifenin adları ve Kelime-i Tevhid yazıldığı halde Cihanşah'ın kardeşi İspend'in Bağdat hakimliği sırasında "Oniki imam" adına hutbe okutup para bastırması hanedan mensuplarının şahsî davranışlarında tutarlı o1madıklarının delilidir. Buna benzer olarak Cihanşah'ın Şii Safevı Tekkesinin Şeyhi Cüneyd'i, etrafında toplanan müritlerin çokluğundan rahatsızlık duyarak, Erdebil Tekkesinden uzaklaştırması onun siyası duruma göre hareket ettiğini göstermektedir. Macit, bütün bunlardan Cihanşah'ın fıkıh ve kelam gibi İslâmî ilimlerden ziyade tasavvufun göçebe ruhuna uygun, gaza ruhunu kanatlandıran terbiyesinden geçmiş bir yorumu benimsediği sonucunu çıkarır (s.27-34).
Bugüne değin Cihanşah'ın Hurûfîliğe meyli ve buna bağlı olarak şairliği üzerinde pek fazla durulmamıştır. Fakat bazı kaynaklar onun Hurûfî olduğunu, bazıları da Hurûfîleri Tebriz'den toplatarak öldürmesine dayanarak Cihanşah'ın İslâmiyet hizmet ettiğini söylerler. Macit, Cihanşah'ın Hurûfîlerin piri sayılan Fazlullah Hurûfî'nin kızı tarafından çıkarılan isyanı bastırdığını, Hurûfîlerin tarihinde en büyük katliamı yaptığını ancak onun Seyyid Nesimi'nin şiirleri vasıtasıyla Hurûfîliği benimsediğini belirtir (s.34-37).
Cihanşah'ın mahlas olarak kullandığı Hakîkî kelimesi, sûfî geleneğindeki dört kapıdan üçüncüsünü teşkil eden hakikat kavramıyla aynı köktendir. Şiirlerinde "derviş" ve "ehl-i tarik" olduğunu söyleyen, kendisini mürit ve geda olarak takdim eden Cihanşah'ın şiirlerinde fazl, fazl-ı hak, fazl-ı ilah ve cavidan kelimelerinden hareketle Fazlullah Hurûfî ve onun en önemli eseri olan Câvidânnâme'yi tanıdığını söylemek mümkündür (s.39).
Yazarın, çalışmasında göstermeye gayret ettiği diğer bir nokta da Cihanşah'ın şiirlerinde Hurûfîliğin temel inancı olan Fazlullah'ın Allah'ın mazharı olduğu görüşünü doğrudan ileri sürmediğidir. Ona göre Cihanşah'ın şiirlerinde, Fazlullah adı doğrudan geçmediği halde 'fazl' kelimesinin sıkça kullanıldığı görülür. Hakîkî divanında Hurûfî etkileri müphem bir surette sunan, hatta biraz gizleyen bir anlayış söz konusu: dur. Fazlullah'a açık telmihler yerine iham ve tevriye sanatlarının az çok gölgelediği atıflar tercih edilmiştir. Macit'in de belirttiği gibi Cihanşah'ın şiirlerinde HurûfîIik eğilimi bulunmasına karşılık büyük Hurûfî katliamını gerçekleştirmiş olması bir tezat olarak algılanabilir. Fakat onun siyasî hayatına bakıldığında Şeyh Cüneyd'e karşı tutumunda da olduğu gibi hislerine yenilmeyip ülkesinin geleceğini düşünen basiretli biri hükümdar olduğu görülür (s.51).
Cihanşah'ın şairliği hakkında Osmanlı tezkire yazarlarının bilgi vermediğini söyleyen Macit, sadece Ali Şîr Neva'nin Mecalis'inde bilgi bulunduğunu belirtir. Buna göre Cihanşah dönemi ve bizzat şairliği hakkında bilgi veren kaynakların çoğu Farsçadır. Farsça kaynaklar arasında ise Cihanşah'ın şiir yazdığı ve Hakîkî mahlasını kullandığı zikredilir. Onun hakkında en geniş malumat veren Devletşah bile Hakîkî'nin şairliğini, oğlu Pir Budak'a hitaben yazdığı Farsça mesnevi ve ona Pir Budak tarafından verilen cevap çerçevesinde ele alır (s.51-52).
Titiz bir araştırmacı kimliğine sahip olan Macit, Cihanşah'ın şiirlerinden hareketle şu tespitlerde bulunur: Hakîkî, söz dağarcığı geniş bir şair değildir. Onun şiirlerinde tekrarlanan mısralar çokça yer alır. O, hem Türkçe hem de Farsça şiirlerinde kelime gruplarını ve mısraları farklı bağlamlar içimde kullanarak tekrarlar. O, siyası istikrarın devamlı tehdit altında bulunduğu bir mücadele ortamında mistik tecrübenin zorunlu kıldığı soyut anlatımı tercih eder. Hakîkî, gereğince düşünce dünyasında derinleşememiş, bulduğu cevheri sonuna kadar işleme mecburiyetinde kalmıştır (s. 54-55).
Macit'e göre Hurûfîliğin harflerle ilgili sırlarını, tevillerini çok fazla işlemeyen, söyleyeceklerini mümkün olduğunca örtülü söyleyen Hakîkî, Farsça şiirlerinde kalemini daha serbest bırakır. O, Türkçe şiirlerini tamamen Nesimî'nin etkisinde kalarak yazmıştır. "Bu bakımdan onun gölgesinde kalmış, şair olarak şöhreti mahdut bir muhitin dışına taşmamıştır. Nesimî'den esinlenmesine karşın Hurûfî mecaz ve istiarelerini kullanmakta Nesimî kadar rahat ve pervasız değildir Nesimî Hurûfîliği içselleştirerek pek çok şiirinde lirizme ulaşmasına rağmen, Hakîkî'nin şiirlerinde Hurûfîlik bir ideal olmaktan çok şiire uygun sembolik diliyle vardır." (s. 56-57).
Netice itibarıyla, bir tarihçi olarak, Karakoyunlu Hükümdarı Cihanşah ve Türkçe Şiirleri adlı eserin Türk kültürü, tarihi ve edebiyatıyla ilgilenen herkese son derece faydalı olacağını sanıyorum. Zaten hükümdarların ruhî yapısı ve iç dünyası hakkında bilgi edinilmeden, onun icraatlarını doğru olarak değerlendirebilmek mümkün değildir. Kitap, bu yönüyle de önemli bir boşluğu doldurmuştur. Darısı diğer hükümdar şairlerin başına...
* Muhsin Macit, Karakoyunlu Hükümdarı Cihanşah ve Türkçe Şiirleri, Grafiker Yayınları, Ankara 2002, 210 s.
Türk Edebiyatı, Temmuz 2003, Sayı: 357, 74-75.
Kemal KURAK
Qaraqoyunlu Cihanşah Heqiqinin Türkce Şiirleri-Yaşamı-Ortamı-Xangeldi Ovneq-Ebced-Farsca-Türkce-1392-246s | |||
---|---|---|---|
Okuma
İndir
Turuz hayatta kalmak için, Yardım Edin |
|||
Boyut: 1.56 MB | Dosya Türü : Pdf | İzlenme Say : 365 | Başarısızlık Raporu |