Turuz masraflarını karşılaya bilmemiz için yeni yılda Turuza destek olmak için [email protected] ile irtibata geçin.
Bağışlarınızı bu E-postaya bildirin: [email protected]
BTC: bc1q0lqs9dhsd6glk4hdslt83fwcrz9uvujk6lrcfl
USD(TRC20):TWrFZBWcvyDfQSA51cvXq52Es8VSHeFwQR
Bank kart bilgileri:
6104 3373 5031 8547
Iran Millet Bank
Dağların ve Nehirlerin Sessiz Sözü-Zen ve Şiir-İnan Mayıs Aru-15s
Dağların ve Nehirlerin Sessiz Sözü-Zen ve Şiir-İnan Mayıs Aru-15s
INAN MAYIS ARU
can adam.
şu dünyada her insana bahşedilen bir başka insan vardır ya hani, bu çok iyi bir baba olur, bu şahane bi sevgili olur, bu omzunda uyunacak bir dost olur; işte bende bu adamın tezahürüdür hepsi.
çatısı olmayan evlerde uyuyan bir güzel, güneş misali adam. bütün kötü ritüellere karşı hazır şalının altında dumanı, olur da bir kötü göz değdi nazarına diyelim, hemen kaldırır o şalları, velhasıl altından şekilli dumanları yayılır köşe bucağa.
ah, 50lerin sonundan, her tarafından beat kelimeleri ve caz müzik akan; ah, zamanın en zamansız halinde bütün ahvalimize yayılan güzel adam, şimdi dinlenmede bir köyde; bir haiku tutturmuş, okuyor, yazıyor..
vicdani reddini ve ahlakını merhametle kuşanmış evrenin kendi inandığı yuce varlığından alan kişi. böylece barışla yaşatılan, sevgiyle yaşam hakkı tanınan bir dunya arzulamış olması, bunu kendi kutsalıyla ifade etmiş oluşu çok insani görunuyor bana. çok cesur görunuyor. bir sineği bile öldurmeyeceğini, bir insanı asla incitmeyeceğini ve bunu bir kutsala dayandırmadan ifade hakkını kullanan mehmet bal kadar yurekli geliyor. ikisi arasındaki fark bana hiç geliyor, yok geliyor.
inan mayıs, "hakk sozune tabiyim, bana emir verme komutan..." demiş.
ben "inan mayıs, ne guzel söylemiş..." diyorum. böyle inanmışsa, böyle bilmişse kendini, savaş eğitimi alan, ölum makinesine dönen insanlardan daha değerlidir, diyorum.
inan mayıs neye inanmışsa, rahatsız olmuyorum. inan mayıs'a tapmıyorum. inan mayıs neye tapıyorsa tapsın benim gözumde değerli oluşu taptığı şeyle ölçulmuyor sadece. zerre sevgi içermeyen inancını bana dayatandan rahatsız oluyorum zira. inanmadığı ölçulerle inancı ölçup biçeni anlayamıyorum. inan mayıs aru'yu anlıyorum.
mucizeler kuşu diyor, buna gulen kupkuru akıllardan daha çok heyecan veriyor bana. inan mayıs peygamber olmadığı için de heyecan duymakta hak kazanıyorum.
sahici müslüman'ın allah'tan gayrı kimsenin sözünü dinlemeyeceğinin bilincinde olan.
gözlerindeki ışıltı dünyaya inancımı arttıran.
bugün tutuklanan inan, inan mayıs aru değildir. inan mayıs aru dışarda ve ne mutlu ki hala özgür.
okulumuza israil'den yahudi bir siyaset bilimi profesörü gelmişti filistin konusunda kısa bir konuşma yapmak için. marksist camiada adı bilinen birisi ama şu an isim hatırlama özürlüsü bir insan olarak adını hatırlayamıyorum- zaten adı çok da önemli değil.
bir sürü sıradan lafların yanında kendisi çok önemli bir şey söylemişti filistinlilerin mücadele yöntemlerinin meşruluğu üzerine bir soru geldiğinde: "ben ortamda başkaları varken filistinli kardeşimi sonuna kadar savunurum. ama kendisiyle başbaşa kaldığımızda "yolunuz yol değil; gelin vazgeçin şu canlı bomba tarzı yöntemlerden" derim" gibi bir şeydi söylediği.
bu mantık çok önemli. yöntem farklılıkları her zaman olacak. ama bunu bir hizipleşmeye götürmek devrimci hareketleri zayıflatmaktan başka hiçbir şeye yaramıyor.
ben de inan mayıs aru ile tam olarak hemfikir değilim. bir anarşistin -inansa da inanmasa da- tanrısal iradeye atıfta bulunması bana da garip geliyor. ama en azından vicdani ret konusunda hemfikiriz. diğer fikir ayrılıklarını kendi içimizde çözmek -ya da en azından tartışmak- yerine gerçek devrimci hareketin %100 kendi gündeminize uymaktan geçtiğini düşünüp aykırıların kafasını ezerek en ufak kazanımların bile elimizden kaymasını sağlamak niye? niye yahu?
bırakın da aşınsın biraz sistem.
başkalarına "sahte" ve "asker" gibi hakaretamiz ifadelerde bulunacağına devlete posta koymayı başarmış kişidir. sadece bu yüzden üstündedir, kabul et cesaretsizliğini pozisyonuyla savunmak zorunda kalmış arkadaşım, kabul et.
herkes gibi istediği dünya görüşünü, felsefeyi, tanrıyı seçme ve bunu ifade etme özgürlüğüne sahip olan kişi. yine herkes gibi eleştirilebilmesi de ayrı bir ifade özgürlüğü olan kişi. kendisi militarist şiddeti redderken, onun bu tercihini değil bunu rasyonalleştirme biçiminin içindeki bazı çarpıklıkları eleştirebilmek de yine bir ifade özgürlüğü. ancak millitarizm gibi bir ceberrutun karşısında onu redderken allaha sığınması, istediği kadar çarpık olsun, yine de güzeldir. ilham alınacak bir cesaret örneği göstermiştir. dini faşizmin nasıl da militarizmle kol kola olduğunu bilmemesi mümkün değildir heralde, tanımıyorum ama tahmin ediyorum. inan mayıs aru eline silah almayı reddederk sadece militarizmi değil militarizmin kuzenlerini de karşısına almıştır. ona "al bu silahı ve allah için şu kafiri gebert" dense onu da reddecek ve insanları yine inandığı tanrı adına kardeşliğe davet edecektir. benim mucizeler kuşundan anladığım budur.
tarihsel olarak vicdani ret hareketi yahova şahitlerinden, pasifist hristiyanlara kadar dini bir kol da bulundurduğundan, türkiye'de çok da şahane bir iş yapmıştır. teologların ve din adamlarının marksist devrimci, ideolog, aktivist olduğu yerde *, din bazlı vicdani ret de olur.
işin marksist analizini de yaptığınızda, sorun kişisel inanç değil kurumsallaşmış inançtır (bkz: devletin ideolojik aygıtları). bir insanın kişisel inanışları olması, kurumsal dine karşı gelmesine ve hatta anarşizmine halel getirmez.
kişisel inançsızlık gibi, inancın yasaklanması yokedilmesi gibi bir heyuladan beslenmek istiyorsanız da size tek diyeceğim, bilmiyorsunuz ama siz de yapıyorsunuz.
---------
9. yüzyıl Zen Ustası Seigen Ishin, “Uyanış yolunu çalışmaya başlamadan evvel insana dağlar dağ, nehirler nehir gibi görünür,” der ve şöyle devam eder; “uyanış yoluna girip de farkındalığı üzerine çalışarak daha derin bir bilgiye vakıf olduğunda dağlar dağ, nehirler nehir olmaktan çıkar, ancak en nihayetinde uyanıp da gerçek bir farkındalığa vardığında dağlar yeniden dağ nehirler nehir olur.”
Ekopoetika kendine doğayı konu edinen şiirler üzerinde biçimsel bir çalışmadan ziyade doğanın mütemadiyen yazdığı kendine has şiirini okumaya yönelik bir çalışmadır. Hayvanlar ormanda kokularını bırakırken, mantarlar misel ağlarını yeraltında dokurken, kuşlar rüzgârda süzülürken teknik fonksiyonlar yerine getirmenin ötesinde kendi yordamlarınca dünyayı yorumlar ve aslında kendi literatürlerini ortaya koyarlar. Uyanış yolu, dağların ve nehirlerin şiirini okuyup anlama uğraşı içerisinde, on bin türle bir olmanın yoludur. Ekopoetika sunumunda bu şiirin izleklerini arayacağız.
İnan Mayıs Aru
Çevirmen, bahçıvan, Zen izdeşi, ekolojist, anarşist, yaban diyarlar gezgini, sözcüklerin büyüsüne inanan ve büyüleriyle dünyayı değiştirmeye çalışan bir budala. Ormancı bir ailenin oğlu olarak çocukluğu Çanakkale’nin dağları ve ormanlarında geçti. Ege Üniversitesi’nde sosyoloji okurken çeşitli kolektif faaliyetler için okulu yarıda bırakıp çevirmenliğe başladı. Toplumsal mücadeleler, ekoloji, yaban hayat, bahçecilik üzerine kitaplar, makaleler ve şiirler çevirdi, kendi yazıları ve şiirleri de çeşitli mecralarda yayınlandı. Uzun süredir kırsalda kurduğu yaşam içerisinde doğaya ve yaban hayata dair bilgisini ve görgüsünü arttırmaya çalışıyor.
Dağların ve Nehirlerin Sessiz Sözü-Zen ve Şiir-İnan Mayıs Aru-15s | |||
---|---|---|---|
Okuma
İndir
Turuz hayatta kalmak için, Yardım Edin |
|||
Boyut: 4.34 MB | Dosya Türü : Pdf | İzlenme Say : 342 | Başarısızlık Raporu |