Bağış

Turuz masraflarını karşılaya bilmemiz için yeni yılda Turuza destek olmak için [email protected] ile irtibata geçin.

Bağışlarınızı bu E-postaya bildirin: [email protected]

BTC: bc1q0lqs9dhsd6glk4hdslt83fwcrz9uvujk6lrcfl

USD(TRC20):TWrFZBWcvyDfQSA51cvXq52Es8VSHeFwQR

Bank kart bilgileri:

6104 3373 5031 8547

Iran Millet Bank

Qızılderililer Nasıl Yok Edildi-Bartolome De Las Casas-Çev-Meryem Ural-1999-27s

6051
0
2016/6/25
Oy Sayısı 1
Oy Sonucu 7

Qızılderililer Nasıl Yok Edildi-Bartolome De Las Casas-Çev-Meryem Ural-1999-27s

İsmail Hakkı ALTUNTAŞ

 

 

KIZILDERİLİLER NASIL YOKEDİLDİ?

 Hzl:  BARTOLOME DE LAS CASAS

Amerika kıtası keşfedildiğinde oraya medeniyetten önce ölüm gitti. Vahşet, hırsızlık, soykırım gitti. Peki daha sonra medeniyet gitti mi? Hayır! Çünkü oranın yerlileri “Beyaz Adam”dan çok daha medeniydiler. Hırsızlığı, insan öldürmeyi bilmiyorlardı. Huzur içinde yaşayan büyük bir aile gibiydiler.

“Beyaz Adam” gelince onu misafirperverce ve samimiyetle ağırladılar. Yiyeceklerinden bol bol ikram ettiler. Topraklarını açtılar. Hatta altınlarının da çoğunu karşılığında hiçbir şey beklemeksizin bu yeni misafirlerle (!) paylaştılar. Fakat “Beyaz Adam”ın gözü doymuyordu. Ne kadar verirlerse hep daha fazlasını istiyordu. En sonunda canlarını da istedi. Verdiler…

Piskopos Bartolome de Las Casas, bu kitapta anlattığı her şeyi bizzat yaşadı. O bir “beyaz” dı. Fakat bu vahşete duyarsız kalamayacak kadar da insandı…

Geliyorlar ötelerden.

Başıma garip belalar geldi ama

yine de benimdir bu koskoca ülke.

(Bir kızılderili şiirinden)

 

Amerika kıtası, 12 Ekim 1492’ye kadar, üzerinde güneşin batmadığı bir ülkeydi. Coşkun akarsularla kuşatılmış bu verimli topraklar üzerinde, yeryüzünün büyük medeniyetlerini kurmuş, doğayı katletmeden ondan faydalanmasını öğrenmiş, silahı ve savaşı tanımayan insanlar yaşıyordu.

“Avrupa uygarlığı, eski dünya, Kolomb’un şahsında, sonradan Amerika adını alacak yeni dünyaya ilk adımını attığında, ‘yeni dünya uygarlığının farklı gelişmişlik derecesine sahip birimleri, üretim araçları ve üretim ilişkilerindeki gelişme düzeyi bakımından Avrupalı kaşiflerin ‘komünallık’ aşamasından çıkarak ‘devletli toplum’ olma yoluna giren atalarının bulundukları noktaya henüz yeni adım atıyordu. Şimdiki Meksika’da, Orta Amerika ve Antillerde, And Dağlarının Kuzey ve Orta kısımlarında yaşayan halklar, Avrupalı fatihler tarafından yokedilmeye başlandıkları sırada, altın çağ’ın da bulunan uygarlıklara sahiptiler. Meksika’nın yüksek yaylalarında Toltek ve Aztek, Yucatan Yarımadasında Maya, Antiller’de Karaib, şimdi Kolombiya adı ile anılan topraklarda Chibcha, Peru ve Bolivya Adalarında İnka uygarlıkları kurulmuştu. Bu uygarlıkların bir bölümü, yoğun nüfuslu, halkı toprağa bağlı ve tarımsal kentlere sahip uygarlıklar, siyasal örgütlülük düzeyi bakımından devlet, hatta bir kısmı imparatorluk aşamasına kadar evrimleşmişti. Daha geri ve ‘ilkel uygarlıklar’ ise avcı, yiyecek toplayan göçebe veya yarı-göçebe, bazı yerlerde de ilkel bir tarımcılık aşamasına gelmiş dağınık kabilelerden oluşuyordu.

Araştırmacıların tahmini hesaplarına göre, Kolomb’un Hint Adaları sandığı Antil adalarına ayak bastığı tarihte bütün Amerika kıtasının nüfusu 30-50 milyon arasındaydı. En kötümser tahminciler, bu sayıyı 10 milyon rakamı ile sınırlandırıyor.

‘Eski dünya’nın fatihleri tarafından yok edilmeden önce kentleri ve tapınaklarıyla, mimarisi ve matematik bilimi ile ‘yeni dünya’, Avrupa uygarlığından habersiz ve onu epeyce geriden izlemesine karşın, kendi iç evrimiyle gelişmeye devam eden Atlantik ötesi bir uygarlık merkeziydi”

Amerika kıtasının yerli halkının, gerek Kolomb’a gerekse ondan sonra gelen diğer Avrupalılara karşı gösterdiği misafirperver ve cömert tavır onları adeta büyülemişti.

“..Kristof Kolomb, seyahatleri boyunca bir seyir günlüğü tutmuştu.

Bu günlük çok şey açıklıyordu. Bahamalarda karaya çıktığında, kendisini ve adamlarını iyi niyetle karşılayan Kızılderililerden söz ediyordu. Bunlar, Tainolar diye de adlandırılan Arawak yerlileriydi. İspanyolları başka dünyalardan gelmiş yaratıklar gibi gören Kızılderililer, sığ kıyıda, denizde yürüyerek teknelere yaklaşmış, ilk karşılaştıkları yabancılara çeşitli hediyeler sunmuşlardı. Kolomb, Arawakların barışçı ve yumuşak huylu insanlar olduğunu yazıyor ve ‘silah taşımıyorlardı  diyor. ‘Silahın ne olduğunu da bilmiyorlar. Onlara bir kılıç gösterdim, keskin tarafından tuttular ve ellerini yaraladılar

Sonraki aylar boyunca Kolomb, günlüğünde yerli Amerikalılardan saygılı bir hayranlıkla söz ediyor: ‘Bu yerliler, dünyanın en iyi, en nazik insanları, diye yazıyor. ‘Kötülüğün ne olduğunu bilmiyorlar, çalmıyorlar, öldürmüyorlar. Komşularını, kendileri kadar çok seviyorlar. Dünyada onlar kadar tatlı dilli insanlar yoktur. Her zaman gülüyorlar.’

İspanya’daki patronlarından birine yazdığı bir mektupta da Kolomb, yerlileri tanıtmak için şöyle diyor: ‘Son derece sade, dürüst ve aşırı düzeyde eli açık insanlar. Herhangi birinden, sahip olduğu herhangi bir şey istenince, hemen veriyorlar. Başkalarına olan sevgileri, kendi özlerine olandan çok daha fazla. Ama bu övgüleri sıralayan Kolomb, günlüğün bir yerinde de şöyle diyor: “Bunlardan çok iyi hizmetkâr olur. Sadece elli adamla bütün bu yerlilerin hepsine kolayca boyun eğdirebiliriz ve her istediğimizi yaptırabiliriz.”

QAYNAQ

Tercümanlar:
Yayın Yılı:
1999 (Miladi)
Sayfalar:
27
Dosya Türü:
PDF Document

 Sayın oxucular!
Turuz sitesi bir kültürəl ocaq olaraq dilçiliklə bağlı qonulardan danışır. Bu sitə dilçiliklə bağlı dəyərli bilgilər verməkdədir.Dilimizin tarixi və etmolojisi sahəsində çalışan bu sitə, sözlərin kökü və etimolojisi haqqında, başqa sitələrdən dəyişik olaraq, eyləmlə(fe'l) bağlı anlamların açıqlayır.
Sitəmizdə dilçiliklə bağlı bir çox kitab,sözlük, yazılar əldə edib oxuyabilərsiniz. Umuruq ki bu sitə, siz dəyərli, sayın oxucular yardımıyla, dilçilik qollarının gəlişməsi, yüksəlişi yolunda bir addım götürəbilsin.
Bey Hadi ([email protected])
Təbriz