Bağış

Turuz masraflarını karşılaya bilmemiz için yeni yılda Turuza destek olmak için [email protected] ile irtibata geçin.

Bağışlarınızı bu E-postaya bildirin: [email protected]

BTC: bc1q0lqs9dhsd6glk4hdslt83fwcrz9uvujk6lrcfl

USD(TRC20):TWrFZBWcvyDfQSA51cvXq52Es8VSHeFwQR

Bank kart bilgileri:

6104 3373 5031 8547

Iran Millet Bank

Trakya Bölgesinin Tasavvufi Xalq Müziği-Notlatriyle Nefesler-Semalar-Hüseyin Yaltırıq-2002-474s

6475
0
2017/4/29
Oy Sayısı 1
Oy Sonucu 5

Trakya Bölgesinin Tasavvufi Xalq Müziği-Notlatriyle Nefesler-Semalar-Hüseyin Yaltırıq-2002-474s

 

Trakya’da Tasavvufi Halk Müziği

 

Hüseyin Yaltırık

 

 

   Geleneksel bir müzik türü olan tasavvuf halk müziği ürünlerinin en başında yer alan nefesler genellikle bir oktavlık ses genişliği içinde seyir eden basit melodilerden oluşabilmektedir. Trakya’dan tespit ettiğimiz örneklerde de olduğu gibi bazen bir oktavı aşan; dizi ve tartım yönünden çeşitlilik, zenginlik gösteren örneklere de rastlanılmaktadır. Sipsi, mey, zurna, kemane gibi halk müziği çalgıları bu müzik türünde yer almamıştır. Bunun nedenlerini şu şekilde açıklamak mümkündür: Öncelikle bir ibadet biçimi olan “Ayin-i Cem”lerde asıl amaç müzik yapmak ve eğlenmek olmayıp, birlik ve beraberlik içinde Hakka yaklaşmak; Allah, Resulullah ve ehl-i beyt’in sevgisini kazanmak üzere erkan ve adabı içinde nefes söyleyip semah etmek... Ayin-i Cem erkanlarında insan sesi ve sözü (doğal olarak) daima ön plandadır. Atalarımızın yadigarı olan “kopuz”un Anadolu’daki ve Rumeli’deki devamı olan “bağlama” meydanlarda daima yer almıştır. Orta Asya’da şaman geleneklerinde varlığını sürdüren kopuz, Anadolu’ya ve Balkanlara gelirken, Şamanların yerine Alevi dedelerinin, Bektaşi canlarının dizlerinde yer alarak Ayin-i Cem meydanlarına girebilmiştir. Diğer halk sazlarının bu meydanlara giremeyişlerinin en makul sebeplerinden biri bu olmalıdır.

 

Trakya’da Seyyid Ali Sultan kolu olarak bilinen Edirne civarı köy Bektaşileri, geleneklerine uygun olarak “zakir” adı verilen ve bağlama çalıp nefes söyleyen en az iki kişiyi muhabbetlerinde mutlaka bulundurmaktadırlar. Kırklareli ve Tekirdağ’ın Bektaşi köylerinde de durum aynı olup, bağlama çalan kişiler meydanlarda babaların ve dedelerin hemen yanı başında yer almakta; bu kişilere çok değer verilmektedir. Anadolu’da yaygınlaşma eğilimi gösteren, kısa saplı ve “çöğür” tabir edilen bağlama tipi yerine, Trakya Bektaşi meydalarında Rumeli’li Tanburacı Osman Pehlivan ve Kırklareli’li Tanburacı Aşık Ali’nin çaldıkları tanburalara benzer yapıdaki uzun saplı bağlamalar kullanılmaktadır. Halen Kırklareli’ne bağlı Terzidere’li Aşık Hasan Uslu Kırklareli’li Bektaş dervişi Hasan Hüseyin Aslan’ın Edirne’ye bağlı Musulca Köyü’nde meskün Bektaşi zakirlerinden Mustafa Çetin, İlhan Demiralay, Mustafa Koç, Hasan Kaçar ve daha bir çoğunun kullandıkları bağlamalar, Türk Halk Müziği’nde kullanılan geleneksel uzun saplı bağlamalardır.

 

Kısa saplı bağlamaların Trakya bölgesi tasavvufi halk müziğinde pek kullanılmamasının bizce en önemli nedeni, Anadolu’lu aşıklarının deyişlerde kullandıkları aşık tarzı tabir edilen ve Aşık Veysel Şatıroğlu ile adeta kalıplaşan deyiş ezgilerinin dar çerçevesine -sekileme ezgi stilinde olduğu gibi- karşılık Trakya nefeslerinin ezgi yapısındaki zenginlik ve dizi çeşitliliğidir. Bu ezgileri uzun saplı bağlamalarla yöreye ait tavırla icra kolaydır.

 

Aşağıda da görüleceği üzere tasavvuf şiirlerin bazılarında ‘saz” veya çalmak” ifadeleri de yer almaktadır:

 

HÜSNÜ BABA EYLER CANDAN NİYAZI

DEM SUNSUN SAKİLER KILSINLAR BAZI

OKUNSUN NEFESLER ÇALSINLAR SAZI

ALİ’NİN DOĞDUĞU EYYAM BU DEMDİR

 

Bu konuda bir başka örneği de şair Sulhi’den verelim:

 

HAKK’TAN BİZE HER DEM HİDAYET OLUR

MUHAMMED ALİ’DEN İN OLUR

SAZ ÇALSAK ALLAH’A İBADET OLUR

DAVUD PEYGAMBERDEN REB VAR

 

Tasavvufi Halk Edebiyatı Türk Halk Edebiyatı’nın bir dalı olduğu gibi, Tasavvufi Halk Müziği de Türk Halk Müziğinin bir dalıdır. Türk Halk Müziği genel bir kavram olarak müzik tasnifinde yer alırken tasavvuf konulu şiirlerden oluşan ve mahalli müzikten etkilenen tür de Tasavvufi halk müziği olarak adlandırılmaktadır.

 

Türk Halk Müziği’nde “türkü” ne kadar yaygın bir tür ise Tasavvufi Halk Müziği’nde “nefes” de o kadar yaygındır. Halk şiiri olarak türkülerin yapısı ile nefesle yapısı arasında büyük bir benzerlik mevcuttur. Hemen hemen bütün türkülerde söz ve müzik unsuru anonimdir. Buna karşılık nefes olarak bilinen şiirlerinin yaratıcıları belli olup en son dörtlükte (şah beyitinde) mahlasının veya isminin geçmesi, en belirgin farklılık olarak çarpar.

 

Hem türkülerin hem de nefeslerin müziği anonim olup, yaratıcıları bilinmemektedir. Ayrıca bazı eserler, Türk Sanat Müziği (TSM) ile Türk Halk Müziği (THM) arasında bir köprü vazifesi görmektedirler. Tıpkı klasik Rumeli türkülerinin TSM örneklerine yakınlığı gibi...

 

Hacı Bektaş Veli’nin feyizli pınarından yetişerek, milli kültürün halka anlatılabilmesi için eğitilmiş ozanlar çok defa elde saz, başta külah, köy köy, kent kent dolaşıp halkı etkilemekteydiler. Halk da kendi konuştuğu dille, dini ve sosyal sıkıntılarını getiren bu dervişleri, Arap ve Fars dilleriyle konuşan zahiri bilginlere ve onların öğretim biçimlerine tercih ediyordu. Bunların en önemlisi de Anadolu’da halkın bağrından çıkarak Türkçe tasavvufi şiirler söyleyen Yunus Emre’dir. Yunus’un içten ve duygulu sözleri, Türk insanını çok derinden etkilemiştir. Bir şiirinde O da zamanında yaygın olan ve Türklerin en köklü sazlarından “kopuz” için bir şiirinde şunları söylemiştir:

 

BEN ORUÇ NAMAZ İÇÜN

SÜCÜ İÇDÜM ESİRDÜM

TESBİH-Ü SECCADEYÇÜN

DİNLEDİM ÇEŞTE KOBUZ

 

Yunusun ardından Kaygusuz’lar, Sait Emreler birbirini düzenli bir biçimde izlemişlerdir. Bunlar milli vezni kullanarak, çok sade bir dille şiirler söylemmişler; halk da kendi diliyle söylenen bu şiirleri candan benimsemiştir. Giderek bu tür şiirlerin yer aldığı edebiyat içinde farklı bir şiir tipi meydana gelmiş ve genel olarak “nefes” adıyla anılır olmuşlardır. Bunların nefes diye adlandırması, “Enfas’ül şuara mıftah’ül cenne" (Şairlerin nefesleri, cennetin anahtarıdır...) anlamındaki onurlu hadisin ruhuna ve özüne oldukça uygundur. Tanbura sazını ve yapıldığı ağacı konu eden bir nefes Trakya’da yaygın olup aynı semah nefesleri arasında yer almaktadır:

 

ÖT BENİM SARI TANBURAM

SENİN ASLIN AĞAÇTANDIR

AĞAÇ DERSEM (ŞAH ) GÖNÜLLENME

KIRMIZI GÜL AĞAÇTANDIR

 

ALİ FATİMENİN YARİ

ALİ ÇEKTİ ZÜLFÜKARI

DÜLDÜL ATININ EĞERİ

O DA YİNE AĞAÇTANDIR

 

ALİ GİTTİ HAKKA YETTİ

ZÜLFÜKARI DERYA YUTTU

SADİ VAKKAS BİR OK ATTI

O DA YİNE AĞAÇTANDIR

 

Bir tasavvuf okulu olan Bektaşilik içinde yaşayan bu şiirler zamanla Anadolu’dan Balkanlara doğru giderken, coğrafi konumu itibarıyla Trakya Bölgesi bir köprü görevi üstlenmiştir. Trakya’da belli ezgilerle icra edilen bu şiirlerin müziği de “Tasavvufi Halk Müziği”nin Trakya stili”ni oluşturmuştur.

 

 

Trakya Bölgesinin Tasavvufi Halk Müziği

Hüseyin Yaltırık

QAYNAQ

Yayın Yılı:
2002 (Miladi)
Sayfalar:
474
Dosya Türü:
PDF Document
İçerik Dili:
Türkçe

 Sayın oxucular!
Turuz sitesi bir kültürəl ocaq olaraq dilçiliklə bağlı qonulardan danışır. Bu sitə dilçiliklə bağlı dəyərli bilgilər verməkdədir.Dilimizin tarixi və etmolojisi sahəsində çalışan bu sitə, sözlərin kökü və etimolojisi haqqında, başqa sitələrdən dəyişik olaraq, eyləmlə(fe'l) bağlı anlamların açıqlayır.
Sitəmizdə dilçiliklə bağlı bir çox kitab,sözlük, yazılar əldə edib oxuyabilərsiniz. Umuruq ki bu sitə, siz dəyərli, sayın oxucular yardımıyla, dilçilik qollarının gəlişməsi, yüksəlişi yolunda bir addım götürəbilsin.
Bey Hadi ([email protected])
Təbriz