2015 yılında Aziz Nesin'in 100. doğum günü olacaktı.
Aziz Nesin 1995 yılında öldü, 80 yaşında.
Hikâyeler, romanlar, oyunlar, köşe yazıları, mektuplar, çocuk kitapları, çizgi romanlar, makaleler, gezi notları, anı kitapları, şiirler bıraktı geride.
Zübük, Gol Kralı, Tatlı Betüş , Yaşar Yaşamaz gibi yüzlerce tip yarattı.
Yazdı yazdı yazdı.. Yaşamak için yazdı. Yazmak için yaşadı.
Konuştu, söyleşti. İnsanlığın vicdanı, Türkiye'nin nabzı oldu.
Çatalca'daki Nesin Vakfı'nda kollarını kalbini çocuklara, gençlere açtı.
Eserleri yabancı dillere en çok çevrilen dört Türk yazarından biri. Onu dünya tanıyor.
Türkiye'de dünyada pek çok ödül aldı.
Ama Türkiye onu takip etti, yargıladı, tutukladı, mahkûm etti, hapis yatırdı, yakmak istedi.
'Bu ülkenin yüzde altmışı aptaldır' dedi. Haksız mı?
Onu dünyada büyük halk kitlelerine ulaştıran hikâyeleri Aziz Nesin'in insan sevgisini, bireyin yurduna karşı hissettiği sorumluluğunu anlatır bence. İşlerin olması gerektiği gibi olabilecekken olmamasından doğan öfkesi, kızgınlığı, hiddeti mizah olur çıkar ortaya. İnsanın insana davranışı dünyanın her yerinde aynıdır. O nedenle Aziz Nesin yerelden çıkıp dünyaya seslenmesini bilmiştir. Kendi ifadesiyle söylemek istediklerimi en iyi dile getirdiğim tür dediği oyunlarını ise üçe ayırmak gerekir. Düz, doğrudan anlatımı seçtiği ve 'ucuz' olarak nitelediği 'Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz' gibi oyunları seyirci tarafından daha çok beğenilmektedir. Bu kapsamda 'Bir Zamanlar Memleketin Birinde', 'Başarılarımı Karılarıma Borçluyum'u dahil edebiliriz. Biraz Gelir misiniz? Çiçu, Bir Şey Yap Met gibi oyunları Aziz Nesin'in 'yeni bir tiyatro işi yaptığıma inandığım' dediği ikinci grubu oluşturur. Bir de üçüncü gruba ait Karagöz oyunları var. Aziz Nesin'in beş kısa oyun başlığı altında toplanan oyunları(Bir İnsan Sesi Üstüne Üç Sesli Üzünç, Sen Gara Değilsin, Bir Kadın İçin Düet, Hazır Ol, Yaşasın Kavuniçi) 'absurd' olarak sınıflandırılmıştır. Aziz Nesin gerçekleri anlatmak için soyutlamayı kullandığını ama oyunlarının soyut ve simgesel olmadığını söylemiş. Bu oyunlarda Aziz Nesin, aklın sınırlarını zorlayarak zekâsının keskin kılıcıyla meselelere sıra dışı çözümler kesmiştir. Aziz Nesin'in düşüncesine göre
'Yerel ya da bölgesel yolla ulusal sanat ve özellikle ulusal tiyatro kurulamaz.Çünkü yerel olan her şey geçicidir. Ulusal olmak için sınıfsal olmak ve sonsuz olarak o ulusa ait davranışları ortaya koymak gerekir. Asıl ulusal olan insanın insana (bireye), insanın topluluğa, topluma, insanın doğaya, insanın kendine, insanın olay ve olaylara karşı davranışıdır.'
Versus Tiyatro, bu büyük çınarı anmak için onun kısa oyunlarından ikisini, Bir İnsan Başı Üstüne Üç Sesli Üzünç ve Sen Gara Değilsin'i sahnelemiş.
Bir İnsan Başı Üstüne Üç Sesli Üzünç, hakkında vur emri çıkarılmış ve başı için ödül konulmuş bir Suçlu, onun peşindeki Polis ile Muhbir arasında geçer. Kaçamayan Suçlu ve Yakalayamayan Polis tuhaf bir diyalog içindedir. (Bana Hamlet'in kararsızlığını hatırlattı.)Muhbir'in bir eylem yapabilmesi 'elinde değildir' ama Muhbir yüzünden eylemsizlikten eylem çıkar. Üçü de üzülür ama üzünçleri farklıdır. Üzünçlerini kendilerine uygun mazeretlerle gerekçelendirirler. Aziz Nesin suç, ceza takdiri, cezalandırma kavramları üstüne algı oyunları yapar. Eylemleriniz için kendinizi tatmin eden/haklı çıkaran bir mazeret bulabilirsiniz. Olayın sonucu olayın kendisini anlatmayabilir.